GLOSEP ANKARA KURULTAYINA DOĞRU
Semir BOLAT
II. TARİHDÖNGÜ
İnsanın varoluşundan GEÇMİŞTEN zamanımıza doğru akan tarihçiler binlerce yıllık bir GEÇMİŞTEN zamanımıza doğru HIZLA DÖNÜYORLAR sarp geçitlerden göğü kapatan ormanlardan coşkulu ve buz gibi akan sulardan metrelerce göğe yükselen ağaçların arasından koşuşturan hayvanlardan ve hava koşularının sert ve zor koşullarını aşarak yakın zamana doğru GERİ DÖNÜYORLAR.
Bir birine benzemeyen milyonlarca tür canlının türlerine göre, boy sırasına göre, en aşağıdan, en yükseğine kadar, fark gösteren çeşitlilikte Dünya’nın bir bölgesinden başlayarak buzul olmayan alanlarda koşuşturuyorlardı.
Bazıları başka türlerle kavga ederlerken bazen da kendi türleri arasında ki kavgalardan elde etikleri kar ve zararla yaşamlarını sürdürüyordu. Hızla akan yıllardan günümüze doğru akan zaman içinde buzların erimesinden oluşan denizler kara kıtalar arasında yükselen dağlar onların üstünü kaplayan ormanlar aşağı doğru inildikçe yayılan yeşil bitki türlerinden boy veren filizler kaplıyordu. Yine bu bitki ve ormanların aralarında göller ve akarsuların en coşkulu ve en hızlı aktığı zamanlardı. Göller ise derin alanlarına sığmayacak birikimlerle adeta denizlere meydan okuyorlardı.
Zaman yaklaştıkça bu türlerin arasında iki ayak üzerinde duran, ellerini kullanan bir tür kendine has yaşam biçimi diğerlerine karşı alet kullanan ve bu aletlerle başkalarını avlayan bir yetenek sergiliyordu. Ayrıca ayak üzerinde gezerken elleriyle bitkilerden ürün toplayan ve bu ürünlerle yiyecek giyecek barınacak ve korunacak olanaklarla diğerlerinden ayrılarak hâkim olacak avantajlar ele geçirmeye başladı. Hızla alınan yollun tarihçilere bazı devasa türlerin çeşitli sebeplerden yok olduğu bazılarının azaldığını bazılarının ise değiştiğini görmeye başladılar. Her yerde görünen, sahip olduğu aletleri geliştiren, bazı türleri evcileştiren bazı bitkileri geliştiren farklı alanlar açarak toplu yaşayan bir arada olmanın getirdiği koşularla işbirliği yapan ve her asırda biraz daha gelişen adına da insan denilen bir canlı doğada ki en yaşanılır gezegen olan Dünya’da hâkimiyeti ele aldığını görmeğe başladılar.
Yaklaştıkça türlerin azaldığı bitkilerin küçüldüğü insanların doğada ki çeşitli değişiklik ve dönüşüm içinde kendilerine uyumlu alan buldukları ya da bulunduğu alanı uyumlu hale getirmeyi başardıklarını görüyorlar. Kalabalıklaşarak kendilerinin değişip evlerini üstlerini çevrelerini doğadan ve doğanın koşularından korunacak eşya ve örtünmeye sahip olduklarını fark ediyorlar. Bazen kendilerinden çok güçlü hayvanları etkisiz hale getirip yiyecek ve giyecekte gereksinimlerini karşılıyorlardı. Artanı da bir tarafa ayırarak biriktiriyorlardı. Bu birikim her bölge ve koşulara göre değişiyordu. Daha sonra biriktirdiklerinin bir kısmını diğer biriktiren ve kendilerinde olmayanla değiştirerek ihtiyaçlarını karşılayarak yaşamı kolaylaştırmanın yolunu buluyorlardı.
Bu yaşam kendi türleri arasında anlaşmazlık paylaşım ve sahip olma güdüsü ya da savunma amaçlı çatışmaları beraberinde getiriyordu. Artık kimin birikimi aleti sayısı ve gücü fazlaysa diğerini yenerek elerindekini alarak zenginleşiyor. Yenileni ya kendine köle ediyor ya da yok ederek çağın ilerisine doğru çıkış yapıyordu. Yenilen ise siliniyordu. Birlikte yaşamda iş birliği önce cinsler arası daha sonra güç ve yetenekler arası daha sonra ihtiyaç gereksinimine uygun görevler ortaya çıkıyor. Bütün bunlarında tehlike ve yaşamın sürekliliğine uygun haliyle nöbetleşecek bir sosyal göreve dönüşerek meslek ve aile içi idareye dönüşerek. Aile, aşiret, beylik, şehir, devlet, imparatorluk denilen yönetim biçimine dönüşerek çağımıza doğru yaklaşıyordu tarihçiler.
Evler hanlar daireler arenalar sokaklar ve pazarlar ile üretim yerlerinin de yaşamda ki yerlerini fark ediyorlar. Toprak ekimi, hayvan evcileştirme ve besleme ile onlardan yararlanmayı, tekerlekler arabalar, savaş aletleri, giyim kuşam ve şehirleri birbirine bağlayan sokakları, şehirler, bölgeler, ülkeler, kıtalararası hareket ve ilişkileri ile onların bütün bu başarılarına rağmen vazgeçemedikleri savaşlarla bir birlerini nasıl öldürerek yok etmeye çalıştıklarına tanıklık ediyorlar. Bütün bu olanlarla, ürettiklerini, canlarını kaybettikleri, yetmiyormuş gibi, ilet olan hastalık ve salgınlarla nasıl telef oldukları ve kıyıma uğradıklarını da görüyorlardı. İhtilallar, değişimler, kavgalar, gelişen araçlar, makineler, savaşlar GEÇMİŞİN yolcuları zamanımıza DOĞRU HIZLA DÖNMEYE DEVAM EDİYORLAR.
(TARİHE DÖNGÜ DEVAM EDECEK)
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.
© 2010 Mersin Hakimiyet Gazetesi Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır